25 Mart 2018 Pazar

Lofoten Adaları / Lofoten Islands


7-9 Mart 2018

                   Cennetin kuzeydeki adı Lofoten olmalı 💚💙 


Lofoten, Tromsø’nun güneyinde Norveç’in kuzeyinde Norveç Denizi’nde (Kuzey Atlas Okyanusu’nda) bulunan yarım adaların toplu adı. Adalara en yakın havaalanı Narvik şehrinde. Oslo ve Tromsø’dan uçakla gidebileceğiniz gibi, Tromsø’den şehirlerarası otobüs ile (1kişi 500kron) önce Narvik’e akabinde Lofoten’in baş kasabası olan Svolvaer’e yaklaşık 7-8 saatte, muhteşem manzaralar eşliğinde varabilirsiniz. Narvik’ten aktarma yapmak için 2 saate yakın bir bekeleme süreci de var. Svolvaer’de otobüs terminali ve liman aynı yerde, zaten çok küçük bir kasaba. Havaalanından araç kiralayarak da tüm adayı gezebilirsiniz ancak her zaman araç bulmak mümkün olmuyor. Üstelik Norveç’te benzinin litre fiyatı 7,5₺ civarında, yollarında da kat ve kat buzlu olduğunu düşünürseniz, o yolda araç kullanmaya alışık olmayan biri bence araç kiralama fikrini Lofoten’de düşünmesin. :) Tromsø’dan gemi ile 15-16 saat süren bir yolculuk ile Svolvaer’e ulaşılabiliyor; geceleri 01:30’da Tromsø limanından hareket ediyor, ertesi gün akşamüstü Svolvaer’e varmış oluyor ve gün içinde geminin başka bir seferi yok maalesef. 
Çok şirin bir balıkçı kasabası. Kasabanın meydanına yakın bir tane büyük market var, geceleri 22:00’a kadar açık. İhtiyaçlarınızı bu marketten karışılayabilirsiniz. Kuzeyin tipik ev mimarisi burada iyice göze çarpıyor. Renkli ve deniz seviyesinden yukarda, iskeleler üzerine kurulmuş evler, restoranlar, dükkanlar... Hediyelik, hatıra amaçlı eşyaları meydandaki turist ofisten de satın alabilirsiniz. Bir önceki yazımda da belirtmiştim, Norveç’te birçok turist ofislerinden aktiviteler için rezervasyon yapma, bilet satın alma imkanı var. Kasabanın tamanını gezmek zaten birkaç sürüyor, adada Svolvaer’den A i Lofoten kasabasına kadar giden bir otobüs de var. Şahane manzaralar eşliğinde tüm adayı dolaşmış oluyorsunuz. Otobüs bileti ise 1 kişi 210kron, otobüste şoförden satın alabilirsiniz.
 Nakit ya da kredi kartı ile ödeme alıyorlar. A i Lofoten yarımadanın en sonu ve meşhur kırmızı ahşap evlerin olduğu Svolvaer’den de küçük 
bir kasaba ve dönüş otobüsü için en az 2 saat beklemek gerekiyor bu sebeple, bu evleri yol üstündeki ve çok daha popüler olan Reine kasabasında da görebilirsiniz, üstelik bu kasaba şahane! Güneş ışınları yer yüzünde başka bir noktaya bu kadar güzel düşemez herhalde. Zaten kasabanın girişinde de onlarca tripodu muhteşem manzarayı çekerken görürseniz, bana hak verirsiniz. Reine’de bolca fotoğraf çekmenin yanı sıra, şirin cafelerinde vakit geçirebilirsiniz, kasabada kullanıma açık wi-fi da bulabilirsiniz. Otobüs saatini beklemek hiç bu kadar keyifli olmamıştı. Dönüşte Leknes’e kadar otobüsle gittik, Svolvaer’e gidecek son otobüs erken saatlerde olduğundan yetişemedik. Leknes’ten yine bir aktarma ile Stamsund kasabasına gittik ve oradan gemi ile Svolvaer’e 2,5 saatlik bir deniz yolculuğu ile ulaştık. Gemi için kişi başı 204kron ödedik. Akşam da boş kalmayalım derseniz, Lofoten’den de Kuzey Işıkları görünüyor, kasabadan biraz uzaklaşırsanız gece 22:00’dan sonra görme şansınız var. 
Lofoten'de Andøya kasabasından köpek balıklarını görmek için turlar var ancak Kasım aylarında daha kuzeye gittikleri için kış döneminde görülmesi mümkün olmuyormuş, bu yüzden tura gidemedik, ‘deniz kartalı’ dedikleri kuşlar için turlar var, karda at binme, balık tutma gibi gündüz aktiviteleri var aklınızda olsun, bu tür turlar sabahtan en geç 10:30 civarında hareket etmiş oluyorlar. Turlara katılmak istiyorsanız, 1 gün öncesinden turu ayarlamanızda fayda var. 
Ertesi gün de adayı gezmek isterseniz, yine fotoğraflarda sıkça gördüğünüz güneşte açık alanda dondurulan somon çiftlikleri olan ve futbol stadının meşhur olduğu Henningsvaer kasabasına gitmenizi tavsiye ederim. Otobüsle gidiliyor ve bilet ücreti 202kron, üstelik Svolvaer’e de yakın bir kasaba. Otobüsten meydanda ya da son durakta inebilirsiniz. Somon çiftlikleri son durağa yakın, stat da öyle. Bu statta genellikle drone ile fotoğraf çekiyorlar. Siz de tepelere çıkarak çekerseniz bence güzel kareler yakalamış olursunuz. Henningsvaer’i de kısa sürede gezip, marketlerdeki dinlenme alanlarında kahve içip, otobüs saatine kadar oturabilirisiniz. Kasabada cam işçiliği üzerine birçok dükkan var, dükkanların bir kısmında da atölyeleri var. Fiyatları bize göre fazla ancak, alınamayacak fiyatlar değil tabii ki. 
Muhteşem, harika, şahane Lofoten turumuz da böylelikle sona erdi. Akşam saatinde Oslo’ya uçmak üzere Narvik’teki Harstad havaalanına shuttle ile (1 kişi 309kron) 2,5-3 saatte gittik.Oldukça küçük bir havaalanı. Uçağa bindik, uçuş prosedürleri için kaptanın anonsları vs. derken kalkıştan kısa bir süre sonra kaptan anons için tekrar devreye girdi, “... şu an solumuzda harika bir Kuzey Işıkları gösterisi var, izlemenizi tavsiye ederim...) duyduğum en güzel anonstu :) Uçaktan 15-20 dk boyunca ışıkları çok net izleme şansım oldu, daha ne isterim ki! :) 
Oslo ve Tromsø yazılarımı da okumanızı öneririm.  


Keyifli seyahatler...✈️🌌





13 Mart 2018 Salı

Tromsø Norway

Tromso 
5-7 Mart 2018
Kuzeyin parlayan yeşil yıldızı Tromso ve Kuzey Işıkları üzerine deneyimimi paylaşmak istedim, keyifli bir yazı olmuştur umarım.
Tromso Norveç’in kuzeyinde fiyordlarla çevrili güzel bir şehir. Şehire tren ile ulaşım yokmuş. Oslo’dan yaklaşık 2000km, arabayla yaklaşık 35saat sürebiliyor. Oslo’dan direkt feribot/cruise ile de gidilmiyor maalesef. Cruise şansınızı Bergen’den deneyebilirsiniz. Ülke genelinde gencinden yaşlısına, kasiyerinden şoförüne hemen herkes İngilizce biliyor. Ülkenin ve Tromso’nun pek çok noktasında şifresiz wi-fi bulmak mümkün. Tromso turist ofisi şehir merkezindeki sahilde, kilisenin sağ çaprazında bulunuyor. Turist ofislerinden aktivite turları için rezervasyon yapılabiliyor. Şehirde ulaşım taksi ve otobüslerle yapılıyor. Para birimi Norveç Kronu (NOK). En büyük metal paraları 20kron (~10₺). Çok pahalı bir ülke; ekmek 17₺’den, küçük şişe su 11₺’den, çikolata 6₺’den başlıyor. Hesaplama yaparken, kron türünden yazan fiyatı 2’ye bölerseniz, TL türünden yaklaşık değerini hesaplamış olursunuz. Ülkeye gitmeden önce yanınıza alacağınız nakit tutarı euro’dan nok’a çevirmek daha mantıklı (tabii eur birikiminiz varsa). Para bozdurma işini son güne bırakmayın, NOK türünden parayı piyasada her an bulmak zor, birçok ofis/banka isteğiniz üzerine getiriyor.  Tromso’yu gezmek için 2 gün yeterli.
Tromso’ya Norveç hava yolu ile Oslo’dan ulaştık (uçuş süresi 2sa). Tromso havaalanından şehir merkezine shuttle,taksi ve şehiriçi toplu taşıma araçları var. Toplu taşıma için otobüsler, havaalanının önünde otoparkın altındaki ana caddeden hareket ediyor (42no.lu otobüs) ve bileti şoförden satın alabilirsiniz (24 saatlik 1 kişi bileti 50kron). Shuttle ve taksiler ise havaalanın çıkış kapısının önünden hareket ediyor. Şehir merkezinde ise hemen her caddede otobüs durağı var. Şehir merkezinde ve çevresinde çok sayıda otel, camping, hostel, kiralık evler mevcut. Kiwi, Coop, Joker, Narvessen gibi marketler alışveriş için uygun. Marketlerde ürünlerin %90’ı Norveç üretimi. 
Kuzey ışıkları kış aylarında gece genelde 22:00’dan sonra görülebiliyor. Aniden ortaya çıkıyorlar ve bir kaç dakika şovunu yapıp kayboluyor, sonra tekrar çıkıyor. :) Müthiş bir doğa olayı. Işıkların belirmesiyle heyecan dolu anlar başlıyor. Gece çekim yapabilen kamera/ fotoğraf makinası kullanmak son derece önemli, cep telefonları ile gökyüzünü gece görüntülemek iyi bir fikir değil, keza, o dondurucu soğukta zaten pek çok telefon ve hatta kamera bile çalışmayabiliyor. Yedek bataryalara güvenmeyin, onlar da çalışmayabiliyor. :( Fotoğraf makinesini uzun çekime ayarlayıp, eğer bir kişi ile birlikte gökyüzünü çekecekseniz, çekeceğiniz kişinin yüzüne kısa süreli flaş verip deklanşöre basmak doğru bir yöntemmiş (profesyonel ışık turu rehberinin tekniğiydi). İlk gece ışıkları kamp alanından rahatlıkla gördük, çünkü şehir merkezinden ve şehrin ışıklarından uzak bir alandaydık, saatlerce izleme fırsatı bulduk. İkinci gece ise turist ofisten rezervasyon yaptığımız ışık turuna katıldık. Turlar genelde 18:00’da hareket ediyor ve genelde 5-6 saat sürüyor, Tromso dışına gittikleri için erken yola çıkıyorlar ancak Kuzey Işıkları, yukarda da bahsettiğim gibi, 22:00’dan önce görünmüyor pek. Turlar şehir merkezinden hareket ediyor, bazıları küçük araçlarla bazıları büyük otobüslerle götürüyor, bazıları rehberin sizi çektiği fotoğrafları da tur fiyatına dahil ediyor, bazıları da sıcak içecek, termal giysi, sıcak yemek, otele bırakma gibi ek hizmetler de sunuyor. Biz küçük araçlı otele bırakma ve yiyecek içecek ikramı olan fotoğraflı turu aldık (1kişi 1200kron). Maksimum 14 kişilik tura toplam 6 kişi katılmıştı ve çok keyifli bir tur oldu. Rehber gecenin çok güzel fotoğraflarını çekti ve ertesi gün mail adresimize çektirdiğimiz tüm fotoğrafları gönderdi. Böylece 2 gece üst üste Kuzey Işıkları’nı görme fırsatımız oldu. Daha ne olsun :) Turların daha uygun veya daha fazla bütçeli olanları da var tabii.

Tromsø şehir merkezinde ise gezilebilecek tarihi yer yok haliyle ancak müze ve akvaryumları ziyaret edebilirsiniz. Tromsdalen bölgesindeki cable car (teleferik) ile Fjellheisen dağına çıkıp (1kişi 190kron) muhteşem manzaranın keyfini sürerken kahvenizi içip, bolca fotoğraf çekebilirsiniz.  Şehir merkezinden otobüsle teleferiğin bulunduğu lokasyona (fjellheisen durağı) rahatlıkla ulaşılabilir. 

Bu arada unutmadan belirteyim, Tromso konumu itibariyle kuzey kutup dairesinde (arctic cycling) bulunuyor. Ayrıca, Meksika’dan başlayan sıcak su akıntısı (gulf stream) Tromso’dan geçtiğinden kuzeydeki pek çok şehire göre daha ılıman iklime sahip (her ne kadar en yüksek sıcaklık -3° olsa da) :) Tromso’nun koordinatları ise 69°38’55’’K(N) ; 19°0’56’’D(E).
Yeme-içme için ise cafe ve restoranlar var, en çok yeme alışkanlığının pizza ve hamburger olmasına şaşırdık biraz. Norveç somonunu tadabileceğiniz küçük küçük restoranlar var. Somonun menü fiyatı 230krondan başlıyor. Marketler akşam 21:00-23:00’a kadar açık, birçok Avrupa şehrinin aksine. Ancak marketlerdeki alkollü içecek standları saat 21:00 itibariyle satışa kapatılıyor. 
Tromso’dan sonra ki durağımız Lofoten Adaları oldu. Tromso’dan Narvik’e kadar 3-3,5 saat süren otobüs yolculuğunun ardından, Narvik’ten bir diğer otobüsle Svolvaer’e (Lofoten Adaları’nın merkez şehri) 4 saat daha otobüsle gittik, toplamda 10 saatimiz, nerdeyse 1 günümüz yolda geçti. Narvik şehrinde 2 saate yakın diğer otobüsün hareket saatini bekledik. Tromso’dan Narvik’e gece saat 01:30 cruise/feribot var ancak biz o gece tura katıldığımız için yetişemedik, gerçi cruise gemisi de 16 saatte Svolvaer’e varıyormuş. Uçak ise diğer bir seçenek, 50-60dk’lık uçuşla Narvik’e varıp, oradan Svolvaer’e otobüsle devam edebilirsiniz. Tüm yolu otobüsle gitsek de manzaraya doyduk, yüzlerce fotoğraf çektik. Şehirlerarası otobüsler Tromso turist ofisinin hemen yanından hareket ediyor. Tromso-Svolvaer 1 kişi otobüs bileti 500kron. 
Tromso’dan Svalbard’e gitmek de istedik ancak turist ofisin verdiği bilgiye göre, oraya gitmek için ya özel tekne ya da özel uçak ayarlamak gerekiyormuş, oldukça da maliyetliymiş. Svalbard neresi mi, belgesellerin çekildiği en kuzeydeki Norveç adası. Kutup ayılarının, fokların, balinaların görüntülendiği ada.
Bir sonraki yazım Lofoten Adaları üzerine. 



Keyifli gezmeler...

17 Eylül 2017 Pazar

Nereye Gitsek?

İstanbul'da yaşayanlar ya da yolu İstanbul'a düşüp de şehiri gezmek/tanımak isteyenler için hazırladığımız bir yazıdır. İstanbul'da günübirlik yapabileceğiniz gezintiler için naçizane birkaç tavsiyeyi sizlerle paylaşıyoruz.

1- Genellikle haftasonları düzenlenen sabahtan akşam üstü saatlerine kadar süren ve genelde yürüyerek gerçekleştirilen İstanbul kültür (Sultanahmet, Balat, Kadıköy, Adalar, Su kemerleri, müze ve saraylar vb.) turlarına katılabilirsiniz. Fiyatları oldukça cüzi oluyor. Yürümeyi ve tarihi seviyorsanız güzel bir gün geçireceğinizden eminiz.

2- İstanbul'u bir turist gibi gezmek isteyenler de İstanbul'un çeşitli tarihi veya önemli noktalarına ulaşımı sağlayan çift katlı otobüslerle kısa ya da uzun turlara katılabilirler. Hem çok yorulmamış olursunuz hem de çeşitli noktaları aynı gün gezip görmüş olursunuz. 

3- Şehirden biraz uzaklaşmak isteyenler ise Kemerburgaz-Sarıyer (Avrupa yakasında) arasında olan Belgrad Ormanları'na giderek piknik, yürüyüş yapabilirler.

4- Sakin ve şehirden uzak yerleri sevenler için ise Terkos Gölü ve çevresi (Avrupa yakası) iyi bir tercih olabilir. Göl çevresinde piknik alanlarının yanı sıra kısa yürüyüşler yapabileceğiniz güzel bir doğa sizi bekliyor.

5- Anadolu yakasının Karadeniz kıyısında yer alan Şile ve Ağva İstanbul'a yaklaşık 50km mesafede yer alsa da, görmeye değer yerlerden. Sabah kahvaltınızı yapacağınız çok sayıda mekan var. Konaklamak isteyenler için de kamp yerleri ve butik oteller mevcut.

6- Doğanın kalbinde bir gün geçirmeyi isteyenler Polonezköy (Anadolu yakasında) size göre. Kahvaltı, mangal, aktivitelerle dolu bir gün sizi bekliyor. Çevredeki butik otellerde konaklayarak dilerseniz birkaç gününüzü geçirebileceğiniz güzel bir yer.

7- Yine Şile tarafında yer alan Saklıgöl'e de gitmek iyi bir seçenek olabilir. Göl çevresinde tek tesis olması sebebiyle, kahvaltı hizmeti veren bu tesis randevusuz çalışıyor ve bunun için erken gitmek gerekli. Göl çevresinde yürüyüş yapabilirsiniz, piknik için de ayrılan alanlarda güzel bir gün geçirebilirsiniz. Göldeki ördekleri izlemek insana huzur veriyor.

8- Deniz ve doğa bir arada olsun, şehrin trafiğinden de bıktım diyorsanız Adalar'a gitmeye ne dersiniz. Şehir hatları vapurları ya da İdo ile Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Büyükada'ya gidip, bisiklete binebilir, fayton turlarına katılabilir ya da yürüyüş yaparak şahane fotoğraflar çekip güzel bir gün geçirebilirsiniz. Yine adalarda da konaklama imkanları mevcut.

9- Denizi görmezsem İstanbul'da olmanın önemi yok düşüncesindeyseniz, size tavsiyemiz boğaz turları olacaktır. Haliç'ten, Eminönü'nden, Ortaköy'den, Kadıköy'den vb. iskelelerden hareket eden tur vapurlarına uygun bir ücretle binerek, gününüzü şahane görüntülerle geçirebilirsiniz. Yanınıza şal, şapka vb. koruyucular almanız önemli, deniz havası çarpabilir. 

10- Manzaraya bakmayı sevenler için birkaç önerimizden ilki Pierre Lotti tepesi. Tepe Avrupa yakasında Eyüp ilçesindedir. Haliç'i neredeyse Sarayburnu'na kadar görebilen nefis bir manzarası var. Eyüp Sultan Cami arkasındaki teleferik ile de tepeye ulaşım imkanı var. Tepedeki cafelerde içeceğiniz Türk kahvesiyle, çayla eşsiz manzarayı izlemenin keyfi bir başka.

11- Manzara severler için diğer seçenekler ise, Mimar Sinan'daki (Süleymaniye cami civarı) cafelerin terasları, İstiklal Caddesi'ndeki birkaç marka cafe/otelin terası, Anadolu yakası Otağtepe'deki boğaz manzaralı birkaç cafe. 

Yazıda cafe, restoran, otel ismi belirtmek istemedim. İlgilenenler, yazının yorum kısmında ya da e-mail ile öneri isterse, isimleri de yazabilirim.



Keyifli gezmeler...

12 Nisan 2017 Çarşamba

Strazburg / Strasbourg / Fransa / France

29 Nisan 2017


"Le petite France" ... 
Strasbourg denince akla gelen tarif     "Küçük Fransa"

Strasbourg Fransanın doğusunda Almanya sınırında yer alan, bir zamanlar Almanya toprağı olan masal kentidir. Her iki ülkenin sınırını Ren Nehri'nin kolları belirlemektedir. Şehir de bu nehire yakın kurulmuştur. Öyle sınır tabelaları 1-2 metre mesafe ile birbirinden ayrılmıştır. Şehirde yaşayan Türkler de azımsanmayacak sayıda. Her an her yerde karşılaşmanız mümkün. Şehirde gezmek için 2-3 tam gün yeterli olacaktır. Para birimleri euro, saat farkımız 1 saat ile gerideler. Fransızca resmi dil ancak İngilizce bilmeyen de yok diyebiliriz. Ünlü Alman yazar Goethe'nin yaşamının büyük kısmı burada geçmiş. 
Strazburg'a Stuttgart havalimanından, 6 günlüğünü yaklaşık 550₺'ye kiraladığımız araba ile gittik. Şehir merkezine 10dk yürüme mesafesi olan uygun fiyatlı bir otelde konakladık. Araç ile gidecek olanlar için, şehirde, genellikle, saat 19:00-09:00 saatleri arasında cadde ve bulvarlarda park ücretsiz, park fişi yine de alıyorsunuz ancak bu saatler dışında da araç park yerindeyse o ücreti ödüyorsunuz. Şehir merkezinde ise hemen her semtte uygun ücretli otoparklar var. Hangi otoparkta kaç boş ver olduğunu ışıklı tabelalardan görebilirsiniz. Park ücretlerinin saati 2-3€'dan başlıyor. 
Şehirde ulaşım tramvay ile de kolaylıkla sağlanmakta ve hemen her noktaya da tramvay hattı mevcut. Şehir merkezine vardıktan sonra da, görülecek önemli yerler birbirine oldukça yakın olduğundan, bir ulaşım aracına pek de ihtiyaç duyulmuyor. Bisiklet kullanımını ise çok yaygın, sayıları araçtan bile fazla denebilir.  
Strasbourg "Alsace-Loren şarap yolu" üzerinde yer aldığından, eğer vaktiniz var ise, Colmar şehrine kadar olan bu yol üzerinde de gezebilir, şarap evlerini görebilirsiniz. Rotayı, internetteki haritalardan temin edebilirsiniz. 
Venedik gezimizde şehri vaporettolar ile gezebilmiştik. Aynı sistem burada adını 'batorama' olarak değiştiriyor. Batoramalar ile Strazburg kanallarında keyifli tur yapabilirsiniz. 
Yemek konusunda ise alternatif çok. Bütçenize göre uygun bir yerde her an yemek yemeniz mümkün. Meşhur yiyeceklerinden biri ise 'tarte flambee', bir tür ince pizza. Tadı gerçekten güzeldi, 1 kişi için ise büyüklüğü yeterli hatta fazlaydı. 1 tarte flambee ve 2 bira 15€.  Yanında da Fransız şarap ya da birası deneyebilirsiniz. Alsas keki denilen ekmekleri de meşhur, Grande İli'de çok sayıda fırın ya da pastanede bu ekmeklerden dilimler halinde alabilirsiniz. Fransızların peynirlerinin de meşhur olduğunu hatırlatalım. Bu bölgede çok sayıda satış yapan dükkan bulabilirsiniz. Can alıcı bir diğer lezzet ise, bizim için, makaron oldu. Şimdiye kadar bu kadar lezzetlisini yediğimi hatırlamıyorum, adet fiyatı 1,2€'dan başlıyor. Şehrin önemli ve en eski iki evinden biri olan Maison Kammerzell (Kammerzell'in evi) restoranı da katedral yakınında ve Gotik mimarisi ise göze çarpan bir bina. Fiyatlar biraz pahalı ancak dışarıda oturup birşeyler içebilirsiniz. Kaz ciğeri ile ünlenen Gerorges Bruck'ün dükkanı (kapısının üst tarafında asılı, metal bir kaz simgesi var) ise Rue Des Orfevres caddesi üzerinde; bu caddesi de meşhurdur, kafelerinde vakit geçirebilirsiniz. Palace Kleber meydanı çevresinde güzel restaurant ve cafeler mevcut. Saat 19:00'dan sonra birçok restoran kapalı olduğundan, yemek yemek epey zor oluyor, bu yüzden yemek yemeyi daha erken saatlerde yapmak önemli. 
Şehir her daim canlı. Akşamüstü otelinizden çıkıp, kanalların kenarında yürüyüş yapmayı unutmayın, bolca fotoğraf da çektirin. Kanal kenarına inip oturabilir, bisiklete binebilir ya da şarkı söyleyenleri dinleyebilirsiniz. Dilerseniz kanal üzerindeki büyük gemilerde yemek yiyebilir, birşeyler içebilirsiniz. 

Görülecek yerler özetle



  • Cathedrala Notre Dame de Strasbourg: 1176-1439 yılları arasında inşaa edilmiş. Katedral o kadar büyük ve gösterişli ki, sokak aralarındaki görüntüsü bile etkiliyor. Yüksekliği 142 metre imiş. Kulesine çıkıp şehrin panoramik manzarasını izleyebilirsiniz. Bu bölgedeyseniz zaten, sırayla birçok önemli yeri de görüyorsunuz olacaksınız. Bunlar;
  • Strasbourg Astronomical Clock: Notre-Dame katedralinin içindeki tarihi saattir. 1843 yılında kurulmuş. Katedral girişinden içeri girildiğinde ileride sağ köşede yer alıyor. Hemen yanındaki, yerdeki mazgaldan aşağıya da para atıp dilek dileyebilirsiniz, mazgal altında adeta para denizi var :) 
  • Palace Kleber: Saray girişi ücretli. Katedralin hemen karşısındaki bina. İçinde 
  • Palais Rohan: Saray nehir kıyısındadır. 1681 yılında Barok mimarisi ile inşaa edilmiş. Girişi ücreti. İçinde Arkeoloji ve Sanat müzeleri yer alıyor. 
  • Le Petite France: 16. yy'a ait Alsas evlerinin yer aldığı büyüleyici bir tarihi lokasyon. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ndedir. Eskiden balıkçıların uğrak yeriyken, günümüzde turistik bölge olarak anılmakta. Sokaklarında kaybolmadan dönmeyin :)
  • Barrage Vauban : Barajın yanındaki üniversite binasının önündeki tarihi köprüye girip üst katına çıkın... Ve şahane manzaranın tadını çıkarın. 
  • Parc de I'Orangerie: Avrupa'da görebiliceğiniz güzel parklardan biri. Ağaçlardaki leylekler ve çıkardıkları gaga sesleri de etkileyici. İçerdeki gölette, kayıklarla gezinebilir, çocuklarınız için hazırlanmış parkurlarda onlarla güzel vakit geçirebilirsiniz. Park girişi ücretsiz. Parkın karşısında ise aşağıdaki binalar mevcut;
  • Council of Europe: Avrupa konseyi ve Avrupa Parlamentosu binası. İçeriye girmek pek mümkün değil. 
  • Cour Europenne des Droits de L'Homme: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Her iki önemli binayı ise nehir ayırıyor. Bu bölgeye tramvay ile rahatlıkla ulaşabilirsiniz. 




Keyifli seyahatler dileriz... 

9 Ocak 2017 Pazartesi

RIGA / Latvia / Latvijas / Letonya

19-20 Kasım 2016

Kuzeyin büyüleyici şehri, Riga... 

Rotamızı, Tallinn'den otobüs (1 kişi 16eur) ile Riga'ya çevirdik. Estonya ve Letonya arasında tren olmadığından, karayolu ile 4-5 saat süren konforlu bir yolculuk ile Riga'ya vardık. Otobüsün istikameti Tallinn, Parnu ve Riga şehirleridir. Otobüsün açık büfe içecek ikramları ile manzaranın keyfini çıkararak, hayli güzel bir yolculuk yaptık. 
Riga ile saat farkımız yok, para birimleri Euro, insanları 4-5 dil biliyor, İngilizceleri de oldukça iyiydi. Kasım ayında oraya gidecek olursanız, kalın montun yanı sıra bere, atkı ve eldiven kullanmanızın gerektiği günler olabiliyor, aklınızda bulunsun. Old Town (Vecriga) olarak adlandırılan lokasyon, denize daha yakın. Riga'da yeme-içme, konaklama, alışveriş vb. ihtiyaçlarınızı ucuzdan pahalıya mal edebileceğiniz dükkan ve restoran-kafeler çok var. Bu yönüyle, her bütçeye hitap eden bir şehir. 25eur civarında olan Riga card ile de pek çok müze ve turistik yerlerde indirim avantajından yararlanabilirsiniz. 
12'inci yy'da Albert of Bremen tarafından kurulan Ortaçağ ambiyasındaki bu güzel şehir, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alıyor. 1989 yılında, Estonya, Litvanya ve Letonya halklarının elele tutuşarak oluşturdukları zincir ile tüm dünyaya, bağımsız olmak istedikleri mesajını verdiler ve 1991 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden ayrılarak bağımsızlıklarını ilan ettiler. 
Ayrıca, Noel'de çam ağacı süsleme geleneğinin Riga'dan yayıldığı bilinmektedir. Bu geleneği ise "Karakafalılar" dedikleri, zenci bekar genç tüccarların kestiği çam ağacını, çocukların, hoşlarına gitmesiyle, süslemeye başladıkları söylenir. 
Şehirdeki yapılar art nouveau mimarisiyle inşaa edilmiş. Art Nouveau (Jugendstill) mimarisini en iyi görebileceğiniz caddeleri ise, Alberta, Strelnieku ve Elizabetes'tir. Şehirde dolaşırken çatılardaki süslemeler zaten dikkatinizi çekecektir. 
Riga'da ulaşım oldukça rahat, yürüyerek dolaşabileceğiniz gibi, metro, tramvay, troleybüs, otobüs veya taksi ile de gezmeniz mümkün. Taksi olarak ise Panda (+371 67000 000) unvanlı taksi firmasını kullanmanızı tavsiye ederiz. Çağrı merkezi sistemi ile çalışıyorlar, telefonda nereden nereye gideceğinizi söylediğiniz zaman, size yol ücretini ve saat kaçta sizi alacaklarını söylüyorlar. Varış noktanızda bu ücretten farklı bir ücret talep edemiyorlar; talep ederlerse çağrı merkezini arayıp durumu aktardığınızda, şoföre yaptırım uygulanırmış. Şehir merkezinden 10km kadar uzaktaki havaalanına Panda taksi ile 7,2eur'ya vardık, telefonda da verilen fiyat buydu. 
Vecriga bölgesindeki Elizabetes caddesi (iela) üzerinde bulunan Lido adlı cafe-restoran oldukça uygun fiyatlı ve günün her saatinde açık büfe şeklinde hizmet veriyor. 2 kişi için ortalama bir kahvaltı 12 eur, akşam yemeği 19,5 eur. Tüm öğünlerinde ki yemekler oldukça lezzetliydi. Akşam saatlerinde kalabalık olduğundan, yer bulmakta güçlük yaşayabilirsiniz. Neyse ki, yemeğini bitirenler masalarda oyalanmıyorlar. Müşterilerin çoğu ailecek geliyor. Kefirleri ise değişik ve güzeldi, tatmanızı tavsiye ederiz. Alkolsüz bir mekan olduğunu hatırlatalım. Bütçenizi biraz daha yüksek tutuyorsanız, ünlülerin de uğrak mekanı olan Vincents restoranda yemek yiyebilirsiniz. Riga'nın meşhur içeceği ise "Riga balsam" (Riga Black Balsam/Latvijas Balzams) dedikleri müthiş etkili bir tür likör. İçerisinde %45 oranında alkol varmış. İçer içmez acayip bir yanma hissi veriyor. Alacak olursanız, mutlaka tadına bakıp da satın alın. İçerken yanında çay ya da kahve ile içilmesi tavsiye ediliyor. Soğuk memleketlerin genellikle bu tür, iç yakıcı içkileri oluyor. 
Riga'yı ikiye ayıran (eski ve yeni kent olarak) Daugava Nehri kıyısında yürüyüş yaparken görebileceğiz bir anıt, Big Christopher heykeli... Heykelin aslı tarih müzesinde muhafaza ediliyor. Efsaneye göre, Christoper'ın, mağaradan çıktığı ve etkili bir selden küçük bir çocuğu kurtardığı, ertesi gün de, çok miktarda altın bulduğu ve Riga'yı kurduğu söyleniyor. Heykel şimdilerde, nehrin kıyısında, yolcuları selamlamakta. 
Alışveriş için ise, en eski pazar yerlerinden biri olan zeplin hangarları alanını görmenizde fayda var. Yiyecekten içeceğe, kıyafetten aksesuara, ayakkabıdan bitkiye herşeyi burada bulabilirsiniz. Pazarlık da yapılıyor. Diğer Baltık şehirlerinde sıkça görülen amber (kehribar) Riga'da da var. 
Riga'da görmeden dönmeyin diyeceğimiz bir diğer konu ise eğlence mekanı olarak da bilinen Skyline Bar. Bir otelin en üst katında yer alan bara akşamüstü saatlerinde giderseniz, manzara harika. Şehirdeki hemen hemen tüm sokaklar Brivibas, Valdemara, Caka iela (bulvarlarını) dik kesiyor, bu yüzden kaybolma ya da adresi şaşırma olasılığı düşük.

Riga'da gezilecek yerler kısaca;

  • The House of the Black Cat: Çok eskiden tüccarlar loncasından (big guild) atılan bir tüccarın, öfkesini ifade etmek için evinin çatısına iki tane kara kedi heykeli yaptırmış ve kuyruklarını da loncaya doğru çevirtmiş. Loncadaki esnaflarla iş tatlıya bağlanınca da, çatıdaki kedilerin yüzünü loncaya çevirtmiş. Bu siyah kediler, meydanın köşesinde yer alan sarı binanın (giriş katında şans oyunları lokali var) çatısının her iki köşesindeki sivri kubbeler üzerindedir.
  • Monument of Freedom: Şehir merkezinde yer alan Milda adlı özgürlük anıtı. Anıtın yanlarında park alanı ve su kanalları mevcuttur. 
  • Pilsetas Kanals: Şehir merkezindeki yeşil alanda yer alan kanalda tekne turu yapabilirsiniz.
  • Swedish Gate: İsveç kapısı, İsveç'in şehirdeki hakimiyetinin sonu olarak kabul edildiğinden, önemli yapılar arasındadır.
  • Riga Nativity of Christ Orthodox Cathedral: 1800'lü yıllarda Rus mimarisiyle inşaa edilmiş Ortodoks klisesi. Esplanade lokasyonunda gold renkli yuvarlak kubbeli görkemli bir klisedir.
  • St. Alexander Nevsky Church: Yeşil oval kubbeli, sarı boyalı klise de ilginizi çekecek yapılardan.
  • Powder Tower: Günümüzde orijinal haliyle var olan kule ilginizi çekecektir. 
  • Dome Cathedral (Doma Bazn. / Riga Cathedral) : Dome Meydanı'nda bulunan külah şeklinde yeşil sivri kubbesi olan katedral, hemen önündeki zeminde ise şehrin Dünya Kültür Mirası olarak ilan edildiğini gösteren yuvarlak plaka var. Biz Noel zamanı orada olduğumuzdan, klise duvarlarında müthiş ışık gösterileri yapılmıştı.
  • House of the Black Heads: Dome Meydanı'ndaki turuncu ikiz yapıdır. Eski dönemde, yabancı tüccarların loncaları olarak kullanılmış. Bodrum katında şarap mahzeni var. Giriş ücreti 3eur. 
  • Three Brothers: Ortaçağ'da Riga evlerinin yapılarını (mimarisini) temsil eden, şehirdeki  bu en eski evler gerçekten çok güzeldi. 
  • KGB Corner House: "Köşedeki Ev" olarak bilinen bu eski Sovyet KGB merkezinde, rejime karşı olan birçok Letonyalının sorguya çekildiği, işkence yapıldığı veya öldürüldüğü biliniyor.

Keyifli seyahatler ✈☺













28 Aralık 2016 Çarşamba

Seb-i Arus Celebration / Konya Turkey

2016, December 17

Konya is the fifth big city of Turkey and based on a biggest plain of Turkey and placed center-mid of Turkey. In winters it is snowy and dry-cold and summers are hot and dry.
How you can access to Konya?
First, you can come over Istanbul Ataturk International Airport which is on european side of Istanbul and use Airport-Coach Station metro line and get a coach to Konya or direct flight to Konya from the airport.
The other option is you can come to Sabiha Gokçen airport located on asian side of Istanbul. After that you can get on high-speed train from Kartal region named line Istanbul(Pendik)-Konya accelerated train line. The other option is to fly from Sabiha Gokcen airport to Konya with direct flights.
Both of Ataturk and Sabiha Gokcen airports have frequent internal-flights to Konya.
There are lots of brand name and boutique hotels in Konya city. Staying in these hotels are cheap. Buses, midibuses and tramway are used for travel in the city. One way tickets are around 2TRL. Cousine of Konya is famous. "Etli ekmek", "bıçakarası" (pressed meats and pizza flavour), tirit (slow cooked meat) are most known meals of Konya. You can buy "Mevlana Şekeri" (big white sugar; candy of Konya) for your friends as a gift. One package around 4-15 TRL depends on weight. You can find sugar shops around the Mewlana Mausoleum. 
Konya is a famous city with its green landspaces, mosques, museums and dives. Also a humor person Nasreddin Hoca's house and Meram grape farms are located in Konya. 

Seb-i Arus (The Wedding Day)
Every year at 17 December, the night of Mewlana's death, thousands of people from all around the world gather at the magnificient 13th century Mewlana Mausoleum to celebrate his "wedding day", his reunion with his Beloved, with the Divine. Seb-i Arus is a celebration, like a festival of the beauties being offered every moment to the Lovers of God. Mewlana is known a symbol of tolerance and peace. His is a famous scholar of religion.

Some of his sayings; 

" Sema is delight, healing for the spirit, nourishment for the soul.."

"Come, come again, whoever you are, come.
Heathen, fire worshipper or idolatrous, come.
Come even if you broke your penitence a hundred times,
Ours is the portal of hope, come as you are."

The Semazen: 
His black cloak: By removing it, spiritually makes his way there, he rises to reality to the eternal world.
His tall hat: which represents the tombstone of his egos' that is on his head.
His white dress: like garment, that is on him.
In this way, the Semazen is affirming Allah's (God) unity, by outwardly symbolizing the number "1" ONE, by crossing his arms and when making Sema, with his arms wide open, he turn his face toward his raised left hand with longing eyes, while his right hand is turned to the sky as if in prayer. The Semazen is receiving from God and is spreading it out to the people. By turning from right-to-left around his heart. 

"Semâ" came out of the inspiration of the 13th century Muslim scholar, mystic Mawlana (Mevlana Celaleddin Rumi-1207-1273). "Sema" represents the true spiritual journey to maturity. It is like a mi'raj an ascent to heaven and a return to earth. "Sema" is the "turning" of the human being towards truth, elevating his mind with love, abandoning his ego, becoming annihilated in God and returning again to serve all of existence and creation with a new soul on account of love and service, now as a mature person. 
The Sema ceremony consists of seven sections. In first section, to exalt our prophet is to exalt Allah who created everything, including all of the prophets that came prior to him. In second section, the striking of a drum is heard. This beating represents the command "Be!" which came from Allah during the creation of the universe. In third section, an improvisation on the reed flute is heard. It respresenets the Breath of God which gives life to everything. In fourth section, this is when the Semazens walk in a circle and give greetings to each ohter three times. It is accompanied by a musical prelude. In the fifth section, the Sema ceremony consists of four greetings. The Semazen, by removing his black cloak which he is wearing, is symbolic of his rising to the truth. With his arms still crossed, he represents and testifies to the Oneness of Allah.
He then obtains permission to enter the Sema by kissing the leaders hand... and the Sema begins.
In the sixth section, Sema ceremony continues with the reciting of the Kur'an. Finally, ın the seventh section, the ceremony comes to an end with a prayer for the souls of all believers. 

Where to go in Konya;

  • Mevlana's museum and Mausoleum; Dergah(Holly school) has been welcoming visitors since 1926. There is a small museum inside. The graves of Mevlana and his family are located there.
  • Karatay Medresesi: One of the most nice example of Secuklu (Seljuk) architecture. Tile's are very impressive.
  • Alâeddin Hill: It is a rection spot; located core of the city and with cycle of it is world's biggest roundabout.
  • İnce (the thin) Minaret Medrese: One of rarely seen architecture of Selcuklu. Constructed at 13. a.c. 
  • Sille village: It's history comes from 6000 years ago. World's oldest monestary, that name called Ak monestary, located in there. Village is on Silkroad and Spicy road. It can be seen a lot of architectures from Bizantian ages.
  • Kilistra Antique Town and Rock Graves: (Konya Kapadokya's) Constructed B.C 1. Placed on  Hatunsaray town at Göktürk village. Houses and pray homes are very impressive.
  • Çatalhöyük Antique Town: World's first living place. Located at Çumra region.

Have fun ✈☺

27 Aralık 2016 Salı

KONYA TÜRKİYE TURKEY

17 Aralık 2016

Her yıl Aralık ayının 7-17'si arasında düzenlenen Sema Gösterileri ve Şeb-i Arûs gecesi/töreni için yönümüzü Konya'ya çevirdik.

Anadolu Selçuklu Devleti'ne başkentlik yapmış olan Konya, ülkemizin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan, yüzölçümü en büyük olan illerimizdir. Nasreddin Hoca ile de ün yapan Konya, camileri, türbeleri, müzeleri, yeşil alanları ve mağaraları ile turistik güzel bir ilimizdir. Olabildiğince düz olan Konya, ova üzerine kuruludur. Merkezindeki, yüksek sayılan tepesi, Alaeddin Tepesi ise yaklaşık 5-6mt yüksekliktedir. 
Konya'ya ulaşım İstanbul ve Ankara'dan hızlı tren ile ya da tüm illerden hava veya karayolu ile kolayca sağlanmaktadır. Şehir içi ulaşım ise otobüs, taksi, dolmuş ve tramvay ile yapılmaktadır. Otobüslerde, temassız işlem özellikli banka kartları ile ödeme yapılabilmesi ayrıca memnuniyet sağlamakta. Taksilerin fiyatları da makul ancak taksimetrelerin sayaçları 0,60krş olarak fiyatlandırılıyor ve sanki biraz da hızlı sayıyor gibi gördük. :) Bize mi denk geldi bilemedik ancak, otobüs, dolmuş ve taksi şoförleri şimdiye kadar gördüğümüz en kibar ve iletişimi düzgün insanlardı. Yolculara yardımcı olmaya çalışmaları, yönlendirmeleri ve hitapları kibarcaydı. Dönüşte taksi tercih ettik ve şoför yol boyunca Konya hakkında kültürel bilgiler verdi; hizmetinden ve tren garına kadar ki yolculuğumuzdan oldukça memnun kaldık. 
Konya'da konaklamadık ancak ihtimal dahilinde araştırdık, çok sayıda butik ve marka oteller Konya'da da hizmet vermektedir. Birçoğu şehir merkezinde bulunduğundan, turistik yerlere de kolayca ulaşılabilir. 
Yeme-içme konusunda ise meşhur Konya mutfağını unutmayacağız. Tattığımız lezzetler gerçekten etkileyiciydi. Etli ekmek, bıçak arası, tirit, kebap vs. Hediye olarak ise Mevlana Şekeri (peynir şekeri, Konya şekeri), hurma şekeri alabilirsiniz. Mevlana Türbesi (Mevlana Çarşısı) civarında çok sayıda şekerleme dükkanı mevcuttur, fiyatları ağırlığına göre değişmekte olup, 4-15tl arasındadır. Tadına bakmak isterseniz de birçok esnaf şekerlemeleri tattırmaktadır. 
Vaktiniz olursa Meram Bağları gezisi yapabilirsiniz. Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde bu tarihi yeşil alandan bahsetmektedir. Akşehir ilçesine giderseniz Nasreddin Hoca Türbesi'ni de ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca, Türkiye'nin tek çölü olarak bilinen ve tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Karapınar Çölü de coğrafi güzelliği ile etkileyicidir. Bunların yanı sıra, yeşil alan severler, çocuklu aileler için ve kısa bir mola olarak da Japon Kyoto Parkı'nı ziyaret edebilirsiniz.

Şeb-i Arûs Töreni:
Her yıl 17 Aralık'ta Türkiye'nin birçok şehrinde anma etkinlikleri düzenleniyor. Konya'daki Şeb-i Arûs töreni büyüleyici bir atmosferde yaklaşık 3 saat sürüyor. Törene diğer ülkelerden de oldukça fazla ilgi ve katılım söz konusu. Törende, TSM dinletisinin akabinde tasavvuf müziği eşliğinde 50-60 kişilik semazen grubu Semâ Gösterisi/Töreni yapıyor. Bu tören, ara verilmeden yedi bölümde (dört selam ile) yapılıyor. 
Birinci bölümde Peygamberimiz methedilir, O'ndan önceki tüm Peygamberler ve hepsini yaratan Allah methedilir. İkinci bölümde, Allah'ın kainatı yaratışındaki "Kün" yani "Ol" emri temsil edilir. Üçüncü bölümde, herşeye can veren "Nefes" temsil edilir. Dördüncü bölümde, semâzenler birbirine üç kere selam vererek dairevi yürür, gizli ruhun diğer ruha selamıdır. Beşinci bölüm, dört selamın yapıldığı bölümdür. Altıncı bölüm, Kur'an-ı Kerîm tilavetiyle devam eder. Yedinci bölüm, Semâ töreni tüm Peygamberlerin, şehitlerin ve bütün insanların ruhları için okunan Fâtiha ile son bulur.

Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî (asıl adı Muhammed bin Muhammed bin Hüseyin el-Belhî / Muhammed Celâleddin)
Hoşgörü ve barışın sembolüdür. İslam alimi, ilim ve din bilginidir. 1207 yılında Belh şehrinin Vahş kasabasında  (Afganistan) doğmuştur. 1212-1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları şehirden ayrılmak durumunda kalmıştır. Önce Nişabur sonra Bağdat ve hac için Kâbe'ye akabinde Şam'a hareket etmişlerdir. Şam'dan sonra, Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde ve son olarak Karaman'a gelip yerleştiler. Birkaç sene sonra Konya'ya geldiler. 2 evliliğinden 4 erkek ve 1 kız çocuk sahibi oldu. Alimlerin sultanı olan babasının ölümüyle, babasının talebeleri ve müridleri bu kez Mevlânâ'nın etrafında toplandı. İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. 17 Aralık 1273'te Hakk'ın rahmetine kavuştu. Ölüm gününü, yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. Bunun için Mevlânâ (bu ismi "efendimiz" anlamına gelmektedir) ölüm gününe "düğün günü" anlamına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu. 
Kendisine Hudâvendigâr, Mollâ-yı Rûm, Molla Hünkâr, Rûmî de denmektedir.

Deyişleri

"Hamdım, piştim, yandım"

"Cömertlik ve yardım etme konusunda akarsu gibi ol,
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,
Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol,
Hoşgörülülükte deniz gibi ol,
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol."

Semâ:
Hz. Mevlânâ'ya göre Semâ, Allah'ın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sorusuna ruhların: "Evet Rabbimizsiniz" değişlerinin sesini duymak, kendinden geçmek, Rabbine kavuşmaktır. 
Türk tarihinin, inançlarının bir parçası olan Semâ, Hz. Mevlânâ (1201-1273) ilhamıyla oluştur. Kemale doğru olan manevi bir yolculuğu temsil eder. 
Semâ, kulun hakikate yönelip, akılla, aşkla yücelip, nefsini terk ederek, Hakk'ta yok oluşu ve olgunluğa ermiş halde tekrar kulluğuna dönüşüdür. 

Semâzen:
Semazenin hırkası; Çıkardığında, manen, hakikate doğar ve orada ilerler.
Semazenin başındaki sikke; nefsinin mezar taşıdır.
Semazenin üzerindeki tennûre; kefenidir.
Sağdan sola doğru, kalbin etrafında dönerler. Kollarını çapraz bağladığında, görünüşte "1" rakamının temsili olurlar. Sema sırasında kolları açık ve sağ eli dua eder gibi göklere, Hakk gözüyle baktığı sol eli yere dönüktür.

Konya'da gezilecek yerler kısaca: 

  • Mevlânâ Müzesi ve Türbesi: Dergah, 1926 yılından bu yana ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Hz. Mevlânâ'nın ve ailesinin kabirleri buradadır. İçinde ufak bir de sergi alanı mevcuttur. İçeri girdiğiniz anda ruhani bir duygu kaplıyor. Çok etkileyici bir türbe.
  • Karatay Medresesi: Selçuklu mimarisinin güzel bir örneğidir. Çinileriyle göz alıcı güzelliktedir. 
  • Alâeddin Tepesi ve Cami: Mesire yeri olarak halka açık olan tepe, şehir merkezindedir ve çevresiyle, dünyadaki en büyük döner kavşağı oluşturmaktadır.
  • İnce Minareli Medrese: Tam bir sanat eseridir. Duvar işlemeleri ise nadir bir mimari örneğidir. Hadis ilmi öğretilmek amacıyla13. yy'da inşaa edilmiştir. 
  • Sille Köyü: 6000 yıllık bir tarihi geçmişe sahiptir. Dünyadaki en eski manastır olan Ak Manastır buradadır. Köy, İpek yolu ve Baharat Yolu üzerinde bulunduğundan, Bizans dönemine ait pek çok yapıyı da görmek mümkündür. Selçuklular'a ait hazinelerin de burada bulunduğu iddia edilmektedir.
  • Kilistra Antik Kenti ve Kaya Mezarlar: (Konya Kapadokyası) MÖ 1. yy'da kurulmuştur. Hatunsaray'a bağlı  Göktürk Köyü'nde yer alır. Evleri ve ibadethaneleri ile göz doldurmaktadır. 
  • Çatalhöyük Antik Kenti: Dünya tarihindeki ilk yerleşim yeridir. Çumra ilçesindedir. İlgi duyanlar,  çok sayıda kaynaktan detaylı bilgiye ulaşabilirler.

Bol keyifli seyahatler ✈☺




23 Aralık 2016 Cuma

Estonya Estonia Eesti Tallinn Tallinna Talin

18-19 Kasım 2016

Tallinn, Estonya'nın kuzeyinde, Baltık Denizi kıyısında yer alan, bir yanı tarihi diğer yanı modern, soğuk ikliminde sıcakkanlı insanları olan güzel ve dinginlik hissi veren bir şehir. Üstelik, Unesco Kültür Mirası Listesi'ndedir.

Tallinn'e gidişimiz Helsinki'den TallinnK Line cruise gemisiyle oldu. Oldukça rahat ve keyifli bir gemi yolcuydu bizim için. 18:30'da Helsinki'den hareket ettik ve 22:00 civarında Tallinn limanındaydık. Biletleri internetten de alabilirsiniz ancak biz, Helsinki merkezindeki ofislerini tesadüfen görünce, biletleri doğrudan ofisten satın aldık.

Valizimiz küçük boy olduğundan, konaklayacağımız Old Town bölgesine limandan  yürüyerek 15dk'da kolayca ulaştık. Bu lokasyondaki oteller oldukça eski. Hatta bir çoğunda asansör yok, bu yüzden valinizin ağırlığını düşünerek, mümkün olduğunca alt katlardan bir oda tercih etmeniz doğru olacaktır. Oteller genelde hostel tipi, yani sadece yatacak yer kiralıyorsun, banyo wc ortak kullanımlı, kahvaltı ise otellerde ek ücretli ya da otel çalışanları otel yakınlarındaki kafeleri öneriyorlar. Kahvaltı fiyatları 7eur'dan başlıyor.

Vanalinn Old Town bölgesindeki hemen herşey koruma altında. Şehir, Unesco Kültür Mirası listesinde olduğundan, yapılar eski tip ve bu haliyle hizmet sunmaya devam ediyor. Bu lokasyonda çok sayıda kafe, bar, restoran, çiçekçi ve hediyelik eşya dükkanları var. Fiyatlar oldukça uygun. Buraları gezme imkanınız olursa, tatlıları da denemeyi ihmal etmeyin. Bölgede gezilecek yer çok var ve birbirine yakın mesafede. Alışveriş yapmayı düşünenler için yeni şehir tarafı güzel bir alternatif olur. Toompea Tepesi'nde (kaleiçi) gezerken şehirin büyük bir kısmının muhteşem manzarasını görebileceğiniz seyir balkonları var. Old Town'da Avrupa'nın en eski eczanesi olan Raeapateek (Balthasar) yer alıyor; içinde küçük bir eczane müzesi de var. (1,2,3 no.lu tramvaylarla gidebilirsiniz)
Doğa severler için ise Tallinn huzur veren, doğası muhteşem bir şehir. Tallinn'i gezmek için de 2 tam gün yeterli. Estonya, Letonya, Litvanya gibi kuzeyde ve Rusya'ya yakın olan ülkelere, tam bir Avrupa ülkesidir demek pek doğru olmaz diye düşünüyoruz, bunlar, Rus kültüründen etkilenmiş ve bunu Avrupa kültürüne entegre etmiş farklı ülkeler.
Şehirdeki cafe ve butiklerin önündeki Estonyalı kız-erkek figürleri, farklı bir ambiyans oluşturmakta. Yeme-içmede ise fiyatlar Helsinki'ye göre daha makul. Özel bir yemeğine rastlamadık. Meşhur olan Beer House dışında, birçok cafe-barda da çeşitli biraları makul fiyatlara bulabiliyorsunuz, alkollü içeceklerin bulunduğu mekanlar "alko" eki ile ifade ediliyor. Meşhur alkollü içeceği ise "vana". Ayrıca, Belçika veya İsviçre kadar olmasa da Estonya çikolatası da lezzetli. Estonya ekmeği ile meşhurmuş ancak biz tatmadık. Estonya ve diğer Baltık ülkeleri 'amber' taşıyla da ünlüdür. 

Tallinn Card (24 saat 32€, 48saat 42€, 72saat 52€) ile ulaşım ve şehir turu avantajının yanı sıra, şehirdeki birçok müze, kilise ve yeşil alan ücretsiz iken, restoran veya kafelerde %15'e varan indirimler sağlıyor. Kartı havaalanı, feribot, liman, otellerden veya turist bilgi edinme ofislerinden satın alabilirsiniz. Şehirdeki ulaşım ise genellikle otobüslerle ve tramvay ile sağlanıyor. Tek yön bilet fiyatı 2€, 24 saatlik bilet (kart) ise 3€, artı 5€ kart depozitosuyla toplam 8€. Taksiler ise renklerine göre fiyatlandırılıyor, bizce, acil bir durum olmadığı sürece, taksi kullanılmasına gerek yoktur. Araç kiralama fiyatları ise oldukça makul rakamlarda. 2 gün ve üzeri konaklayacaksanız, araç kiralamak da akıllıca olur.
Biz rotamızı buradan Riga'ya çeviriyoruz, bunun için de 17 no.lu otobüs ile şehir merkezinden otobüs terminali Tallinna Bussijaam'a ulaşıyoruz. Riga yazımızda görüşmek dileğimizle..☺

Tallinn'de gezilecek yerler özetle:

  • Alexander Nevsky Cathedral: Vanalinn Old Town bölgesindedir, yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz. Kahverengi beyaz boyalı, Rus mimarisiyle 1890'lı yıllarda yapılmış, en büyük Ortodoks kilisesidir.
  • Dome Church: Girişi ücretli olan, yapımına 13. yy'da başlanan bir kilise ve müzedir. 
  • Tallinn Town Hall: 5€ ücreti, Tallinn Card'lılar için ücretsiz. 
  • St. Olav's Church Tower: Girişi 2€, Tallinn Card'lılar için ücretsiz olan, yeşil renkte sivri kulesi olan, 12. Yy'da yapıldığı söylenmekte olan 124 metre uzunluktaki önemli bir kilise. (1,2 no.lu tramvayla gidilebilir)
  • Seaplane Harbour(Lennusadam): Kalamaja bölgesindedir. Denizaltılara merakı olanlar, bu müzeyi gezerken oldukça keyif alacaktır. Girişi 14€, Tallinn Card'lılar için ücretsiz. 
  • Tallinn TV Tower(Teletorn) : Şehrin her yüksek kesiminden de görünen oldukça yüksek televizyon kulesi. Girişi 13€, Tallinn Card'lılar için ücretsiz. Şehir merkezine uzak bir nokta olan Laiaküla bölgesinde ancak vaktiniz varsa görmenizi tavsiye ederiz. Buraya gidecek olursanız, hemen yakınındaki Tallinn Botanic Garden'ı da gezebilirsiniz. 
  • Estonian Open Air Museum: (Eesti Vabaöhumuuseum) Rocca Al Mare bölgesinde yer alıyor. Şehir merkezinden 41 no.lu otobüsle gidebileceğiniz, 1970'li yıllara kadar yaşamın devam ettiği, Estonyalıların yaşadıkları orijinal evlerin bulunduğu koruma altındaki yeşil alan. Giriş 8€, Tallinn Card'lılar için ücretsiz. 
  • Vabaduse Valjak/Freedom Square: Özgürlük sembolünün bulunduğu meydan.
  • St. Bridget's Convent: Pirita bölgesinde yer alan, 15. yy'da tüccarlar için ticarethane olarak inşa edilmiş yapı şimdilerde manastırdır. 
  • Estonian History Museum: Paevalja bölgesindedir. Tarih severler için ilgi çeken popüler bir müze. Giriş 5€, Tallinn Card'lılar için ücretsiz.
  • Valaste Waterfall: Yüksek ve görseli harika olan bir şelale. 
  • Kadriorg Park: Farklı görsellikte hazırlanmış central park olarak da adlandırılan Midtown bölgesindeki park alanı. (1,3 no.lu tramvay ile gidilebilir)
Bol keyifli seyahatler.. ✈☺

14 Aralık 2016 Çarşamba

Finlandiya Finland Helsinki

Kasım 2016
Hel Yeah! 

Helsinki, bir Schengen ülkesi olan Finlandiya'nın güneyinde Baltık Denizi'ne kıyısı olan huzurlu, küçük, yeşil ve güzel bir şehir. Biraz da pahalı bir şehir desek yanlış olmaz. Bizim sonraki durağımız Estonya olacağından, Helsinki'de hediyelik eşya dışında pek alışveriş yapmadık. Konuşulan dil Fince ve Rusça, İngilizce bilmeyen yok gibi, para birimleri euro, saat farkımız yok, Helsinki'den kuzey ışıkları (aurora borelais) görünmüyor ancak görmek için daha kuzeydeki Rovaniemi şehrine gidebilirsiniz. Helsinki'yi ve çevresini gezmek için 2 tam gün yeterlidir.
Helsinki havaalanına varınca Finair shuttle (6,3eur/kişibaşı) ile şehir merkezine, yol manzaralarına hayran kalarak ulaştık. Finair'ın otobüs biletini sürücüsünden satın alabilirsiniz. Otobüsten indiğimiz yer şehrin meydanı olup, birkaç metre ilerisindeki duraklardan (Stockmann Mall paralelindeki) tramvay (24 saatlik bilet 8eur, tekli bilet 2,70eur) ile otelin bulunduğu Old Town bölgesine (Katajanokka, 4 Tram) kısa sürede gittik. Tramvaylarda sıklıkla bilet kontrolü yapılıyor, aklınızda bulunsun. Saat 16:00 civarında havanın kararması nedeniyle Helsinki'de bu aylarda zamanı iyi değerlendirmek gerektiğinden, saat 18:00'a kadar açık olan müzeleri gezmeyi, hava karardıktan sonraya bırakmakta fayda var. Şehirde ulaşım imkanları çok iyi, tramvay, metro, otobüs, taksi ile istediğiniz yere kısa sürede gidebiliyorsunuz. Havaalanından 39eur'ya alacağınız Helsinki city pass (ulaşım ve indirim kartı) 48 saatlik olup, Helsinki'de bulunduğunuz sürece size yeterli olacak çeşitli indirim imkanları sağlayacaktır. 
Old Town bölgesindeki Allas Sea Pool'da özellikle akşamları o buz gibi havada denizin ortasına kurulu sıcak ve soğuk su havuzlarına giren insanları görünce, zatürre olacağımı düşündüm :) Kadın erkek havaya pek aldırış etmeden, o soğukta, saunadan çıkıp, açık havadaki  havuzlara koşturuyorlar,brrrrrrr. Sauna demişken, bolca göreceğiniz Fin hamamlarına/saunalarına girişler biraz maliyetli. 
Helsinki'nin güzel yanlarından biri de, yakın mesafede çok sayıda adası var, vaktiniz olursa bu adalardan Suomenlinna Island'ı görmenizi tavsiye ederiz. Old Town'dan adalara yarım saatte bir hareket eden gemilerle 15 dakikalık bir yolculuk ile gidilebiliyor. Adada ise eski tip evler ve birkaç müze var. Adayı yürüyerek gezmek gerekiyor. Enerjinizi fazla tüketmemek için, adaya gider gitmez ilk olarak kaleye yürümek, akabinde indiğiniz feribot iskelesine yakın olan deniz altıyı, adanın müzesini veya gemi tersanesini görmek doğru bir rota olur. Kış aylarında adayı çevreleyen deniz donuyormuş. Yaz ve kış hali ayrı güzellikte. 
Sokaklarda az sayıda insan var, şehirde kimse yaşamıyor mu diye düşünebilirsiniz. Finlandiyalılar oldukça yardımsever insanlar. Adres bulmakta zorluk çekerseniz yardım almanız doğru olur. 
Helsinki şehir meydanında banliyö istasyonunda, meydana yakın cafe restaurantlarda yeme içme işlerinizi yapabilirsiniz. Fiyatlar fena sayılmaz. Menülerde sıkça göreceğiniz et ise ayı eti olacaktır. Önereceğimiz ve yerel halkın da sıkça gittiği mekan, Hietalahden Kauppahalli (Market Square; 2 Tram) ve Old Merkat Hall. Fiyatlar makul denebilir. Tatlı tuzlu etli ne isterseniz bulabilirsiniz. 
Helsinki'den Tallinn'e gidecekseniz uçak yerine kesinlikle cruise gemileriyle seyahat etmenizi öneririz. TallinnK, Viking Line ve IHAlines firmalarının internet sitelerinden bilet alabilirsiniz. Biletler gün içindeki talebe göre farklı fiyatlarda, fiyatları 24-50eur arasında değişiyor. Gemi içinde çeşitli restaurantlar, barlar, eğlence klübü, alışveriş mağazaları vs. var. Ücretler ise fena sayılmaz. Yolculuk ortalama 2,5-3,5  saat kadar sürüyor. 
Konaklama için genelde uygun fiyatlar Old Town bölgesinde. Uygunluk ise geceliği 50eur'dan başlıyor. Kahvaltı genelde 9-15eur civarında değişiyor. Kahvaltıları oldukça çeşitli.


Helsinki'de gezilecek yerler kısaca;

  • Amusent Park; eğlence parkı,Linnanmaki bölgesinde. 3 ve 8 tram ile gidebilirsiniz. 
  • National Museum; Ulusal müze, 4,4T,10 tram ile gidebilirsiniz. 
  • Tram museum; Eski tramvayların olduğu müze, 2,4,4T,10 tram ile gidebilirsiniz.
  • Senate Square; Senato Binası'nın bulunduğu meydan, çevresinde güzel vakit geçireceğiniz cafeler de var. 2,4,4T tram ile gidebilirsiniz. 
  • Helsinki Cathedral; Presidential Palace; Senato Meydanındadır. 
  • Uspenski Cathedral; Old Town bölgesi yakınındaki katedral. Rus mimarisi ile yapılmış büyük bir Ortodoks kilisesi.
  • Ateneum Art Museum; Finlandiya'nın popüler müzelerinden biridir. Şehir meydanındadır. 
  • Temppeliaukio Church; Tarihi çok da eski olmayan modern mimarideki bir kilise ve konser salonu.
  • Bad Boy Sculpture; Heykel. Cruise gemilerine binilen Lansiterminaali lokasyonunda. 
Bol keyifli seyahatler.. ✈️

14 Eylül 2016 Çarşamba

ISTANBUL / TURKEY

Istanbul, is one of the most beatiful city at the top of the list.

I had mentioned about how to get to Istanbul at my previous articles. I'll explain about places that you should see, where to stay on several parts. This article is first part of Istanbul adventure.

Part 1:

Istanbul placed at the north-west of Turkey. Population of Istanbul is apporoximetely 17 million. Istanbul is joint point of European and Asian continents. Istanbul is surrounded with Marmara and Black sea's.

The world had became to new age by conquesting Istanbul at 1453. Istanbul is one of the most important places at the world historical.

I'll mention about the most important tourism region of Istanbul's is Sarayburnu; as known as "Golden Horn".

Sultan Ahmet Square: You can access this square by Bagcilar-Kabatas tramway line. You should get off from tramway at Sultanahmet(Blue mosque) station. You can get help and maps from tourist information points at square. Around the square most important places; Dikilitas, Sultan Ahmet Mosque ( Blue Mosque ), Hagia Sophia, The Basilica Cistern, Gulhane Park, Topkapi Palace and Suleymaniye Mosque.

Grand Bazaar: You should get on Sultanahmet or Gulhane tramway stations and get off at the Beyazit/ Grandbazaar station. When you go out from exits of tramway station, go north-west and you'll access to 5th entrance of historical Grand Bazaar. There are lots of jewelery shops, diamond, leather, silk or cashmere carpets and specified Turkey's gift and food sellers. Dont't forget to make negotiations at shopping.

Galata Tower: Placed at Beyoglu region. You can access to Galata by red Taksim-Tunel tramway line from Taksim square. You can arrive to tower from Taksim Square to Tower by walking on Istiklal Street. By elevator you can go up to tower and inside you can eat and drink. When you go out from Tower you can walk through the Galata Bridge to go to Eminonu Square.

Eminönü Square: Get of at the Eminonu station of Bagcilar-Kabatas tramway line. When you go straight of square, you'll see a lot of cheap shops. You can find everything that you need at Eminonu region.

Dolmabahçe Palace: Located in the Besiktas district at bosphorus seaside. You can start to walk from Taksim and passing through Gumussuyu area, and then you'll see Dolmabahçe Palace at the seaside. It is placed downtown of Vodafone Arena Soccer Stadium and it has huge doors. This palace is the one of the original palace. 

Çırağan Palace: It is located in the Çırağan Street. You can access to palace by walk from Dolmabahçe Palace to Ortakoy. It's a historical palace.

Yıldız Palace: It's also same street with Çırağan Palace. When you enter arched door first you'll see garden of palace. By walking through Palace you'll access up parts Yıldız Park and small lake.

To visit these points 2 days will be enough for you overall. Stay places that nearby these points Laleli, Sirkeci, Aksaray and Taksim Square. There are lots of big or small hotels in these regions. Also Bağcılar-Kabataş tramway line passes through these regions. Coin price is 4TRL, Istanbul Card deposit pray is 5TRL. You can top up cash money to Istanbul Card for get on lines or buses. 

You can prefer cafe and restaurants for eat&drink which are in Beyazıt Square, Sultan Ahmet Square, Taksim Square, Sirkeci and Eminönü Square. Kabap, lahmajun, bean meal& rice, iskender, ezogelin soup, and mercimek soup you can taste. Kadayıf, baklava and irmik helva are bets choices for desert. Don't forget to taste Turkish coffee. If you go Ortakoy Square you can taste baked potato (kumpir). 

Have fun ☺️


7 Eylül 2016 Çarşamba

Schengen Ülkeleri ve Vize Belgeleri



Türkiye'de dahil olmak üzere AB üyesi olmayan birçok ülkenin vatandaşı, Schengen Alanı'na (bölgesine/ülkelerine) gitmeden önce vize almak durumundadır. Bu vize (Schengen Vizesi /Schengen Visa) başvurusu, seyahat edilecek olan ülkenin(lerin) konsolosluklarına şahsen veya konsolosluklarının ön gördüğü aracı şirketler vasıtasıyla yapılmaktadır.

Türk vatandaşlarına vize uygulayan Schengen ülkeleri (Schengen vizesi alınması gereken ülkeler);

Avusturya
Almanya
Belçika
Çek Cumhuriyeti
Danimarka
Estonya
Finlandiya
Fransa
Hırvatistan
Hollanda
İspanya
İsveç
İsviçre
İzlanda
İtalya
Letonya
Liechtenstein
Litvanya
Lüksemburg
Macaristan
Malta
Norveç
Polonya
Portekiz
Romanya
Slovakya
Slovenya
Yunanistan

KKTC ise Schengen ülkesi değildir.


Turizm amaçlı Schengen Vizesi başvurusu için gerekli belgeler

Başvuru sahiplerinden Schengen vizesine müracaat ederken biyometrik verilerini (parmak izleri ve dijital fotoğraf) sunmaları istenecektir. Bu sadece birkaç dakika süren bir prosedürdür. 5 yıl içerisinde yapılacak müteakip vize başvurularında veriler sistemden temin edilmekte olup, 1 kez parmak izi verilmesi yeterlidir.

Vize Başvurusu için Gerekli Evraklara İlişkin Bilgiler;

Başvuru için kendinize bir dosya bulun ve içine şeffaf dosyalar yerleştirin, aşağıdaki belgeleri sıra ile dosyanızda klase edin, bu şekilde hem düzenli olur hem de aradığınız dokümanı daha hızlı ve kolay bulabilirsiniz.

  • Pasaport: Schengen Bölgesi'nden ayrılış tarihinden itibaren en az 90 gün (3 ay) daha geçerliliğini sürdürmeli ve pasaportun en az 2 adet boş sayfası bulunmalıdır. Pasaport son 10 yıl içerisinde alınmış olmalıdır. Evlilik sonrası soyadı değişikliği olan kişilerin, evlilik tarihinden itibaren 3 ay içerisinde güncel soy isimlerine göre düzenlenerek yenilenen pasaportları ile başvurmaları gerekmektedir. (Başvurudan sonra yaklaşık 2 hafta içinde pasaport tarafınıza posta yoluyla ulaşıyor.)
  • Nüfus Cüzdanı Fotokopisi: 1 adet yeterli.
  • Başvuru Formu / Vize Talep Formu: Gidilecek ülkenin konsolosluğunun internet sitesinden çıktı alıp, doldurup imzalayınız. Ebeveynlerinin pasaportuna kayıtlı 18 yaşından küçükler, ebeveyni veya yasal vasisi tarafından imzalanmış, kendilerine ait ayrı bir başvuru formu sunmalıdır.
  • Biometrik Fotoğraf: Başvuru için 2 adet yeterli. Bazı fotoğrafçılar hangi ülkenin ne tür bir biometrik fotoğrafı kabul ettiğini bildiklerinden, fotoğraf çektirmeden önce vize başvurusu yapacağınız ülkeyi fotoğrafçıya söyleyiniz. Bilgisi yok ise;  35 x 45mm (3,5 x 4cm) boyutunda, 6 ay içinde, ön cepheden ve beyaz arka fonda çekilmiş biyometrik fotoğraf/vize başvuru fotoğrafı çektiriniz. (30dk. içinde temin edilebiliyor)

  • Vize Ücreti: Aracı şirketler vasıtasıyla başvuru yapacaksanız şirketten bu tutarı öğrenebilirsiniz. Şahsen konsolosluğa gidip başvuru yapılacak ise her ülkenin konsolosluğunu arayıp vize başvuru ücretini öğrenebilirsiniz. Parayı nakit olarak vermeniz gerekiyor. (60-80EUR arasında değişebiliyor.)

  • Seyahat Sağlık Sigortası: Seyahatiniz süresince geçerli olacak, 30.000 EUR teminatlı, Schengen ülkelerinde geçerli bir Seyahat Sağlık Sigortası olmalı. Bunun için sigorta şirketlerinden ya da hesabınızın bulunduğu bankanın sigorta biriminden yardım alabilirsiniz.10dk süren bir işlemdir; "30.000EUR'luk ve ...../..... tarihlerini kapsayan Seyahat Sigortası yaptırmak istiyorum" demeniz yeterlidir. Sigortanın tarih aralığını seyahat tarihinizin 1-2 gün önce ve sonrası şeklinde belirtmenizde fayda var. Sigorta ücretleri 20-40TL arasında değişiklik göstermektedir.
  • Seyahat masraflarının nasıl karşılanacağını gösterir belgeler: Banka hesabınızın son üç aylık hesap hareketlerini gösteren banka memurlarınca kaşe+imza yapılmış hesap dökümüdür. Banakalar genel olarak cüzi bir ücret karşılığında bu belgeleri vermektedir ancak siz internetten hesap hareketlerinizin çıktısını alırsanız, banka şubesine gidip "vize için kaşe ve imza istiyorum" derseniz ücret ödemeyebilirsiniz. İmzalayan memurların imza sirkülerini de istemeyi unutmayınız.
  • Ulaşım Aracına İlişkin Belge: Adınıza düzenlenmiş uçak/otobüs biletlerinizin bir kopyasını alıp başvuru dosyanıza ekleyiniz.
  • Konaklamanıza Dair Belgeler: Kalacağınız otele ait rezervasyonunuzu gösterir belgenin ya da davet ile gidiyorsanız bu belgenin kopyasını dosyanıza ekleyin.
  • Şirket Belgeleri: Çalıştığınız şirketin imza sirküleri ve ticaret sicil gazetesinin birer (onaylı/kaşe+imzalı) kopyası
         Şirketin faaliyet belgesinin ve vergi levhasının birer kopyası.

         Çalışan iseniz, işyerindeki görevinizi, çalıştığınız süreyi (ve bazı durumlarda aylık maaşınızı) belirten işyerine ait antetli kağıtta hazırlanmış ve kaşe+imzalı işveren mektubu almalısınız.

         SGK'lı çalışan iseniz, SGK işe giriş bildirgesi (işyeri kaşe+imzalı).
  • Gelir Beyan Belgesi: Son 3 aya ait maaş bordronuz (işyeri kaşe+imzalı)


Çalışmıyorsanız son 2 maddedeki belgelere ihtiyacınız yoktur.

Öğrenci iseniz okulunuzdan vize başvurusu için öğrenci belgesi almanız yeterli. Bunun yanında, seyahat masrafları ebeveyn tarafından karşılanacak öğrencinin ilgili aile bireyine ait aynı nitelikteki banka hesap dokümanı ve masrafları karşılayacağına dair imzalı yazısı.

Banka hesabınızda ise asgari 4000TL ve muadili sabit bir bakiyenin/paranın olması ve bunu gösterir kaşe+imzalı belgeyi de başvuru belgelerinizin arasında iletmeniz önemlidir.

Eğer şahsınıza ait tapu, araç ruhsatı var ise bunların da birer kopyasını başvuru dosyanıza ekleyiniz, vize almanız konusunda kolaylık sağlayacaktır.

İlk etapta 1, 3 veya 6 aylık Schengen vizesi veriliyor.

Kolay gelsin ☺️